Bursa Mühendis ve Mimar İş İnsanları Derneği'nin (BUMİAD) düzenlediği 'Atatürk ve Cumhuriyet' konulu söyleşide Cumhuriyet'in ilanına giden süreci detaylarıyla anlatan emekli tuğgeneral, yazar ve tarihçi Dr. Naim Babüroğlu 'Atatürk, dünya tarihinin gördüğü en büyük devrimcidir' dedi.
BURSA (İGFA) - 2024 yılında BUMİAD tarafından Cumhuriyet Ödülü verilen Dr. Babüroğlu, NOSAB Yalçın Aras Toplantı Salonu'nda düzenlenen etkinlikte 'Atatürk ve Cumhuriyet' konulu bir sunum yaptı. Etkinliğe Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız, Osmangazi Belediyesi Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor, Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Mahmut Demiröz ve Türk Kadınlar Birliği Bursa Şube Başkanı Tijen Sözeri'nin yanı sıra çeşitli kurum ve kuruluşların temsilcileri ile BUMİAD üyeleri katıldı.
BUMİAD Genel Sekreteri Sercan Özkıyıcı tarafından başlatılan toplantıda Atatürk ve silah arkadaşları için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu.
BUMİAD Başkan Vekili Zarif Ayça Güler'in davetiyle açılış konuşmasını yapan BUMİAD Başkanı Mustafa Gümüş, 'BUMİAD olarak, kuruluşumuzdan bu yana, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' sözünü ilke edinerek, Atatürk devrimleri ve cumhuriyet değerleri doğrultusunda çağdaş Türkiye idealine katkı sunmak için çalışıyoruz. Yaşamımıza ışık olan yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü daha iyi anlamak için toplandığımız bu akşam saygıdeğer paşamız Dr. Naim Babüroğlu'nu dinleyeceğiz' dedi.
Cumhuriyet, Türk ve Atatürk kelimelerinin bugün ne yazık ki toplumun bir kesiminde hala rahatsızlık oluşturduğunu ifade eden Gümüş, 'Muasır medeniyet seviyesini aşmanın yolunun Atamızın açtığı yoldan girmek olduğuna inanan bizler, Türkiye Cumhuriyeti'nin yılmaz bekçileri olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz. Ne mutlu Türküm diyene' şeklinde konuştu.
Başkan Gümüş'ten sonra sunumuna başlayan emekli tuğgeneral, yazar ve tarihçi Dr. Naim Babüroğlu, cephelerde kazanılan zaferlerden Cumhuriyet'in ilanına giden süreci ve Atatürk'ün vefatına kadar yaşanan tarihi gelişmeleri, resmi belgeler ve hatıralardan derlediği bilgiler ışığında anlattı.
Atatürk'ü 'Tarihin kıskandığı büyük bir lider, 5 bin yıllık yazılı tarihte eşi görülmemiş bir dahi' olarak tanımlayan Dr. Babüroğlu, Çanakkale Zaferi'nin kahramanı olan Atatürk'ün, Osmanlı Devleti'nin Mondros Anlaşması'yla yenilgiyi kabul etmesi üzerine 38 yaşında milli mücadeleyi başlattığını kaydetti.
Babüroğlu, milli mücadeleyi başlatan Atatürk'ün padişah tarafından idama mahkûm edildiğinde 39 yaşında olduğunu, 40 yaşında ise, 2. Viyana Kuşatması'ndan itibaren başlayan 238 yıllık sınırların geri çekilmesini ve toprak kaybını Sakarya Meydan Muharebesi zaferiyle durdurduğunu ifade etti.
İzmir'i işgal eden Yunan ordusunun 1921'de Polatlı önlerine kadar geldiğini, Atatürk'ün 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır' emriyle Türk ordusunun Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunu yenilgiye uğrattığını, Büyük Taarruz'la da düşmanın 30 Ağustos'ta bozguna uğratıldığını söyleyen Dr. Babüroğlu, Büyük Taarruz'un akıllarda kalan en önemli olaylarından birinin, 57'nci Tümen Komutanı Albay Reşat Bey'in, 27 Ağustos'ta Çiğiltepe'nin alınmasının yarım saat gecikmesi üzerine, görevini Atatürk'e söz verdiği saatte yerine getirememenin üzüntüsüyle kendisini vurarak intihar etmesi olduğunu söyledi.
Tüm imkânsızlıklara rağmen zorlukların üstesinden gelinerek cephede büyük zaferler kazanıldığını Atatürk'ün ve yakın çevresinin anılarından örnekler vererek anlatan Babüroğlu, Milli Mücadele sırasında İstanbul'da yaşayan Zübeyde Hanım ve kızının ellerindeki paranın bitmesi üzerine Atatürk'e mektup yazdığını, ancak Atatürk'ün annesine para göndermek yerine 'Evdeki paraları bittiyse bankaya baksınlar, orada da bittiyse evdeki halıları satsınlar' diye cevap verdiğini dile getirdi.
Konuşmasının sonunda günün anısına bir plaket takdim edilen Dr. Babüroğlu daha sonra kitaplarını imzaladı.